Çarşamba, Eylül 02, 2009

geçen 11 sene, değişen odam ve ben, tek değişmeyen kapım.


lisedeyken odam dünyanın en güzel yeriydi benim için, herşey yerli yerindeydi, posterlerim, salondan odama taşıdığım müzik seti, çalışma masam, masamdaki ıvır zıvırlar şunlar bunlar. acaip mutluydum. ders çalışırken annem bana meyve soyup getirirdi daha ne isterki insan hayatta başka. o dönemlerde de müziksiz bir saniyem geçmezdi, ders çalışırken dinlediğim müziklerim kendi içlerinde farklılık falan gösteriyordu.-mesela matematik çalışırken braveheart soundtrack dinlerdim-. bütün hayatım dersten ibaret değildi tabi ki, hatta gerçek şu ki lise 2’ye geçtiğimde üslü sayılardan bile çakmıyordum, neyse ki son iki senede tavşan gibi aradaki farkı kapatmayı başarabildim. neyse konumuz bu değil.

insan garip oluyor 18 senesini geçirdiği şehre gidince, odasına girince, eski arkadaşlarını, okulunu, her gün oturulup piyasa yapılan parkı ve tabi bir de ilk kasedinizi aldığınız yerin artık dönerci olduğunu görünce. zamanda yolculuk gibi birşey bu. o zamanlar bilgisayarlar amigo 500’de silkworm falan oyanamaktan ibaret olduğu için, şehirdışındaki yazlık arkadaşlarıyla yıl boyunca mektuplaşırdık. memlekete bu gidişimde arkadaşlarımdan gelen yüzlerce mektubu buldum. hatta o arkadaşlarımdan bir tanesi, sevgili ayşenur’la onun bana yazdığı mektupları beraber okuduk. acaip eğlendik. mektupların içinden çıkan fotolar, çizimler, top ten hit listler, rezil listler, okul dedikoduları, ortaokul aşkları şunlar bunlar.

o zamanlar bizim için çok önemli olan şeyler ne kadar acaiplermiş aman allahım! insan hayatta ne oldum değil ne olacağım demeli. bugün de bana önemli gelen şeyler bir sene, bilemedin beş sene sonra ne ifade edecek acaba. ne demiş teoman, çok da ciddiye almamalı yaptıklarımız rol icabı.

2 yorum:

fis dedi ki...

elimize kalan işte bu lalecim.o zaman eğleniyoduk ne güzelki şimdi de o günleri düşününce eğleniyoruz.10 sene sonra da bu günleri düşünüp eğleniriz o zaman.missss gibi işte

LaLe dedi ki...

dunyadaki en guzel mantık yuruten beyb.