Perşembe, Ağustos 06, 2009

yaz yaz yaz

çok güzel bir kitap bitirdim. gizem, aşk, ay, camel paketleri, kızıl saçlılar, argon gezegeninden gelenler,dinamitler, piramitler, nesneler, prensesler, kurbağalar, insanlar ve diğer herşeyle ilgili.

güzel bir yaz geçiriyorum.

boğaz köprüsün tepesine çıktım, çok güzel fotoğraflar çektim. çok şaşırdım çünkü pek çok kişi oraya asansörle çıkılabileceğini hiç düşünmemiş bile. benim iplerle falan tırmandığımı düşünen anneme, dedeme ve bir kaç arkadaşıma gülücükler ve teşekkürler gönderiyorum tekrardan. benim böyle birşey yapabileceğimi düşünmeniz çok hoşuma gitti doğrusu.

şimdi iki satırda özet geçmek istemediğim glastonbury günlerimi; düğünlerden, sürekli başka şehirlere gidip gelmekten, her akşam ya bisiklete binmekten ya da bir arkadaşımı görmekten vazgeçtiğim bir anımda yazarım diye umut ediyorum. gittiğim için çok mutluyum. oraya gitmeyi aklıma getiren, benimle oraya gelen, orda konser veren, çöpleri toplayan, wine barda sangria satan herkese ve orda başıma gelen diğer herşeye teşekkürler (herşeyi burada anlatacak değilim ya).seneye bir daha gitmek için orda dilek tuttuk dilek ağacında bakalım işe yarayacak mı. ama gidersem bu sefer green fields'da kamp yapmadan, stone circle'da güneşin doğuşunu izlemeden ve glasto nikahı yaptırmadan gelmeyeceğim kesin.

bu yaz hala kaş'a gidemedim, 1 mayıstaki iki günü saymazsak, mayıs'ı da yazdan sayarsak. çok özledim orayı; annemi, babamı, orfozları, mavi barı, echoyu, kaldırım muhabbetlerini, balkonda kahvaltı yapmayı, teleskopla aya ve meis'e bakmayı, hiç yalnız kalmama hissini ve diğer herşeyi.

artık ev arkadaşım yok, kendine başka bir ev arkadaşı buldu ve bu haftasonu evleniyor, ben de hayatımda ilk defa nikah şahidi olucam! çok heyecanlıyım evet yerine hayır demekten korkuyorum. evde yalnız kalmak günlerin kısalmasıyla birlikte bakalım yanında neler getirecek.

bugün iş dönüşü mahalledeki mualla ve münevver teyzeyle kapı önü minder üstü sohbeti yaptım. 50 senedir döngel sokakta oturan bu teyzeler çok tatlılar. onların yanaklarını sıkıştırmak istiyorum ama ayıp olur diye yapamıyorum. "ah kızım 50 senedir aynı ev aynı adam" diyorlar ama şikayet ettiklerinden hiç emin değilim! sonra torunlarıyla ve torbalarıyla da tanışıp, barbunyanın bu yaz hiç ucuza satılmadığını ve bir kaç mahalle dedikodusunu da öğrendikten sonra eve çıktım.

bu haftasonu herşey yolunda giderse önce izmir sonra kemalpaşa sonra uşak ordan da eskişehir'e gideceğim. uçak, otobüs, araba ve trene bineceğim, geriye deniz yolu kalıyor. sonraki haftasonu da uşak'ta olacağım. aldığım uçak biletlerini uşaktaki pistte bakım olduğu için denizli'ye otomatikman çeviren thy'ye ne desem boş. 3 hafta sonu, 4 nikah, 3 ayrı şehir, hiçbiri istanbul'da değil nedir bu şaka mı?

1 yorum:

Burçin Çobanoğlu dedi ki...

canım arkadasım biri gelir biri gider dicem sonra fisun okıcak beni arkadaslıktan aforoz edecek..
o odada bise var lal. bence sen oraya taşın. bir kaç ay o odada ruya gören evleniyor.
benim gibi fisun gibi..
ama bana kalırsa yani fikrim o ki senin odan kadar güzel bir dünyan var.
bence yola devam. hem de bisikletle :)