Salı, Ağustos 26, 2008

herşey çok güzel olacak

herkesin bütün gün çalışıp ya da çalışmayıp işten eve döndüğü ya da dönmediği günlerden biriydi. yürürken sanki ılık bir havuzun içinde yürümeye çalışıyordum. kaldırımda oturmuş mesaj yazan kadın kafasını kaldırıp bana ne yazsam bakışı attı. bana sorma bilemem dedim ben de göz ucuyla. serencebeyde yükseldikçe havuzun suyu da git gide ısınıyordu. köpeğin havlaması o kadar senkronizeydi ki hayatında ilk defa köpek sesi duyan, betelgeuse sisteminden gelen yabancı, bunun çalan bir saat olduğunu düşünebilirdi. hasırcıveli'de yanımdan 2 yıl 6 aydır sevgili olan bir çift geçti, havuzun içinde kolkola daha da bir zor gidiyorlardı sanki. şair naifi'de rüzgar 26 aydır görmediğim ama çok sevdiğim arkadaşım gibi sarıldı bana. döngel'e dönünce gördüklerim beni eğer şahit olsaydım 2.dünya savaşı Leningard'ına götürürdü. buraya sokağın bir fotoğrafını çekip koymalıyım. asfaltı kazımışlar altından bundan 20 yıl 6 ay önce emek emek dizilmiş arnavut kaldırımı çıkmıştı. bunu dizen adamlardan anne kızlık soyadının ikinci harfi H olan adamın o sırada bir kız torunu olmuş, o torun bu tesadüften habersiz şimdi tekrar aynı yere arnavut kaldırım döşeyen adamlardan birisiyle bu ayın 26'sında nişanlanmıştı. evin tam önünde bir adam bu bomba patlamış gibi duran sokaktan korkan kızına; "bitince herşey çok güzel olacak" dedi. benim de aklıma nedense bar açma hayali kuran ama sadece barın tabürelerini alıp evine koyabilmiş cem yılmaz geldi. bu film hem acı hem de komikti öyle değil mi.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

ve o kazının gerçek nedeni olan koca bir küp bizans altını kepçenin çamurla kaplanmış ağzına takıldı. kepçe havaya kalkarken sokak parlayan altınların ışığı ile sarı renge bulandı. beklenen olmuştu ama tek bir görgü tanığı vardı o da siyah giyen adamların ilgilenmesi gereken bir ayrıntıydı. bir el feneri ve parlayan bir flaş evet hafızası silinmişti lale'nin geriye ise bu hikaye kalmıştı.