Çarşamba, Temmuz 09, 2008

camdan ayakkabı mı olur hiç

"kurumsal" bir sirkette calıstıgım için herturlu kisisel bosluk, gunluk vs sitelerine giremiyorum, http'nin sonuna koydugum s'ler de artık fayda etmiyor.(https bazen bu numara işe yarıyor, kısıtlanmış siteler açılabiliyor).Ben de, 12.00-13.30 arası açılabilen bu tip siteleri yemek dönüşü, saatler 13.30'a vurmadan, bilgisayarım bal kabağına dönüşmeden, yeni sekmeler halinde açıyorum.Açıyorum da açıyorum, sonra okuyorum da okuyorum. Hayatta herşeyin bir yolu vardır. Uzun ya da kestirme, herneyse, yolu var, beni delirtmeyin.
Hal böyleyken, donatılardan not defterini açtım ve ordan yazıyorum. Sonra bir şekil kopyalarım artık.Neden not defteri, word falan değil çünkü evdeki bilgisayarımda ofis programlarına yer yok, sevmiyorum evde çalışmayı. iş hayatına atıldığım ilk 3 yıl başıma ne geldiyse zaten fazla mesailerden geldi. Hiç unutmam IBM thinkpad'i ilk aldıgımda ekranın ustundeki kucuk lamba bana cok sevimli gelmişti. Ne güzel bir işim var ne güzel bir bilgisayarım var gibi pamuk şekerli dünyamda yürürken sonradan esnek çalışma saatleri adı altında yaptığım fazla mesailerde o lambayı çok yakmıştım. O yüzden evde excel miş word müş işim olmaz. Excel bir erkek olsaydı eninde sonunda aramızda bir ilişki olurdu, mutlaka sevgili olurduk bir dönem. Ben annemle bile bu kadar vakit geçirmedim.
Şimdi masamdaki takvime bakıyorum, işaretli günlere. Yaz geldi ya işte hemen hemen her hafta bir dugun, bir konser var. Dugun dernek işleri gercekten zahmetli ama herkesi özenmiş ve mutlu görmek hoşuma gidiyor. Oysa çocukken sadece kendi dugunume giderim gidersem diye anneme nasıl da mızmızlık yapardım. Bir de rugan ayakkabılar vardı düğünlerde bayramlarda falan giyilen. En son ayakkabı o kadar acıtmıstı ki ayağımı cıkartıp coraplarla yurumustum o gunden sonra rugan ayakkabı alınmadı bana. Ben küçükken gelinlerin cam ayakkabı giydiğine inanırdım. heyecanla görmeye çalışırdım eteğin altından, her keresinde de hayat kırıklığına uğrardım göremeyince.
atış serbestti o zaman, camdan ayakkabı mı olur hiç.

2 yorum:

Burçin Çobanoğlu dedi ki...

iş hayatındaki engellemelere ben hic akıl erdiremedim. sanırım ondan 3 yıl dayanabildim bu ortamlara. simdi cocukken gitmek istemedigim o düğünlere zevkle gidip fotograf cekiyorum. ofiste sadece kafasını gördüğüm ve bir süre sonra sadece kafadan oluşan bir vücudu oldguna inandıgım sıkıcı is arkadasları yerine düğünde gülen yüzleri cekiyorum. Anı yaşamak böyle bise olsa gerek.. siddetle tavsiye ederim :)

LaLe dedi ki...

burcin seni doverim ben.