Salı, Mayıs 27, 2008

yarım işler

bişiler yazmak için buraya geldim. yazacak bişi bulamadım.
yaz miskinliği..
yazı yazma miskinliği..
ilham verir belki diye taslak halinde kalan eski yazılarıma bakiyim dedim. bu yazıların sayısı hiç de az değilmiş bu arada. klasik ben, yarım kalan işleri çok severim. bir işi yaparken başka işe başlarım. başlamak bitirmenin yarısı derler. bitirmek de diğer yarısı o halde. ama kronoloji önemli. bitirdiğin birşeye başlayamazsın değil mi? şimdi size 6 mart 2008'de yazdıgım ama yayınlamadıgım taslağı olduğu gibi kopyalıyorum:
....................................................................
1 aylık kalkınma planımı acıklıyorum

bisiklet alınacak
foto makinasına objektif alınacak
bunları yapabilmek için işe gidilip gelinmeye devam edilecek
yaz tatili için plan yapılacak
99 luftballons sarkısı ezberlenecek
yaglıboya tablo tamamlanacak çerçeveletilip salonunun duvarına asılacak
.........................................................................................................

şimdi bakıyorumda... vay be! kendimi utandırdım adeta..! bu yapılacaklar listesini tamamen unutmuştum ama şarkı ezberleme dışında bu dediklerimin hepsini yapmışım. inanılır gibi değil.

- bisiklet alındı mı? evet alındı. Mavi bir sedona borla aldım, evet biliyorum hayatınızda duymadınız bu markayı ama ben aldım diye demiyorum, süper bir bisiklet. artık ayaklarım yerden kesildi (baba umarım okumazsın bu yazımı, evet evet kaskım var, arabaları da mecbur kalmadıkca sollamıyorum). 3 haftadır her haftasonu istanbul'un çeşitli yerlerine gittim geldim (beşiktaş'tan beykoz, belgrad ormanı, tarihi yarımada). detaylara girmeyeceğim anlatacak cok sey var ama çok eglenceli. tek sorun bisikleti 3 kat yukarı tasımak zorunda kalıyorum, buna bir formül bulmam gerekli.
- objektif: 2.el bir tamron aldım. hem ucuza oldu hem de temiz. hayatımda ikinci defa 2.el birşey aldım.yıllar önce rus pazarından gökkuşağı renginde bir plaj cantası almıştım. konuyu dağıtmayalım, objektiften çok memnunum.
- evet hala istifa etmedim.
- yaz tatili için planımı yaptım, biletimi aldım, sanırım acaip bir seyahat olacak, bakalım.
- sarkıyı hala ezberleyecegim, vazgecmedim.
- en az iki sene önce aldığım ince uzun tuvale en sonunda birşeyler yaptım. ama tabiki tamamlamadım. bir sure salonda bir kosede durdu.en sonunda gecen aksam eve gelen arkadaslarım bunu asalım dediler. iyi dedim. antreye astık, tablo yarım, %25'i beyaz hala. ama gözüm alıştı, indirirsem en fazla boş kalan yerlerini beyaza boyarım (!), üstüne de koruyucu bir vernik sürerim.

4 yorum:

fuzzy logic dedi ki...

malum tabloyu asan "arkadaşlardan" biri olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki asmaktan en zevk aldığım günlerden biriydi. hayır beni bir şeyleri çok sık asan biri olarak algılamayın ben sadece yoldan geçen, yanında bir adet çivisi ve çekici olan masum bir polonyalı baron idim. Oysaki evden çıkarken çekicimi aldığımı görünce nasıl da ukalaca bakmıştı pek de sadık olmayan hizmetçim Mieszko. Tabii o an onun o soysuz bakışlarına yapıştıracak uygun bir cevabım yoktu. sadece çekici almıştım yanıma. her şey o zaman anlam kavuştu. Yani Lalezko'nun tablosunu gördüğüm ilk o anda. O zaman bir şeyleri asmak istediğimi anladım. Astımda nitekim.

LaLe dedi ki...

cismocum beni tanırsın, bana kimse elektrikli süpürge satamaz.
ama sen ne zaman ki birşeyler asmak istersin, mümkünse hafif eğimli, el emeği göz nuru, su terazisine ne hacet, içinde ben olduğum sürece döngel 2/4 kapıları her zaman sana açık olacaktır. Miezsko'ya soyle sana soysuz bakışlar atacağına, tavukları bi daha koltugun altında unutmasın.

Adsız dedi ki...

bence tabloyu öylece yarım bıraksan da olur. baktıkça yarım bıraktığın işleri hatırlarsın ve yarımkende hayatında hala bişi değişmediğini görüp boşuna üzülmezsin :)demek ki herşey tam olmasa da güzel oluomuş bi şekilde

LaLe dedi ki...

mutlu olma sanatı uzamanı seni!