Pazar, Mart 30, 2008

manyak komşu, aynasızlar ve irlanda günü



bu aralar enteresan şeyler oluyor. geçen hafta bugün sabahı taksim karakolunda ettim, bugun de üst komşumla bütün günü hastanede geçirdim (hastaneden bahsetmek istemiyorum). bu gece dışarı çıkıcaktım ama başıma bi iş bulurum diye çıkmadım.. geçen hafta st.patricks gününü kutlamak için irlandalı bir arkadaşım evinde parti verdi. taxim'de bulustugum başka bir arkadasımla önce bişiler içelim ordan katılırız derken saati 12 etmişiz, eve ancak gidebildik. ben de taksimde oturdugumuz yerden eve kadar zor yuruyebildim acaip sıkışmışım (!) neyse sokağa geldik hangi evdi şu bu derken bir öğrendik ki bizimkiler evden cıkıyorlarmış, aşağıda beklerken ben daha fazla dayanamadım ve ev sahibi arkadasımı kapıdan çevirdim ve ben lavaboyu kullanayim diye yukarı cıktık. asansör çatı katına çıkmadığı için evin bir alt katında indik. direk alt komşuyla burun buruna geldik. adam bizimkilerin gürültüsünden epey rahatsız olmuş ki arkadaşıma direk saydırmaya başladı. bizimkisi türkçe bilmediği için hiçbirşey anlamıyor ama tabi adamın pek de hoş bişiler söylemediğinin farkında. ben de hadi gidelim ya boşver diyorum ama komşusuyla da arası kötü olsun istemiyor adamla konuşmaya çalışıyor. derken adam karşılıksız küfretmekten iyice delirdi bizimkine tokatı patlattı. adam bizimkinin omuzuna ancak geliyor bu arada. zaten az evvel millet inerken de kapıya çıkmış ama kusura bakmayın rahatsız ettiysek cümleleri karşısında önemli değil demekle yetinmiş. bizi iki kişi yakalayınca gaza geldi kesin. neyse bir iki üç tokattan sonra bizimkisi adamı evinin içine doğru ittirmekle yetindi sadece. adam içerden silahıyla döndü. yuh artık. yuh. olmaz ki canım böyle şeyler. yani çalarsın kapıyı sessiz olun falan dersin dimi önce? jeff'i asansöre cekmeye calısıyorum, nafile. adam silahı elinde sallayıp duruyor, içerden karısı çığlık çığlığa.
ya benim burda ne işim var.
silahın kabzasıyla adam jeff'in kafasına vurdu. her yer kan içinde.
bu gerçekten oluyor mu?
jeff adama en sonunda geçirdi. adam silahı elinden düşürdü. yumruklar tekmeler. ben de silahı ayağımla merdiven boşluğuna doğru ittirdim, ne biliyim aklıma iyi bir fikir gibi geldi.. silahlardan nefret ederim. neyse aşağı indik. bizimkiler gürültüleri duymuşlar ama bizden şüphelenmemişler. görünce şok oldular. hemen 155 i aradım. 155'in polis imdat olduğunu bildiğimi bilmiyordum, bir anda çevirdim gitti. neyse adam bu arada aşağı inip özür falan dilemeye başladı. ben de fırsattan istifade jeffin kız arkadaşıyla eve çıktım, ama sırası mı demeyin ölmek üzereydim.
arabın derdi kırmızı pabuç.
polis geldi, önce hastaneye ordan karakola.. karakoldaki tiplemeler zaten ayrı bir hikaye. ifade vermek için beklerken içerden müzik sesi geliyor, cranberries...bu nasıl ironi böyle, irlanda günü kutlamalarının karakolda bitmesi ve orda cranberries çalması. yuhannes. neyse ifade verdik.. ifade bsayarda yazıyor, tam kaydedicek bsayar kapanıyor. iki kere. polisle yazıcıyı diğer bilgisayara bağlıyoruz, onda tekrar yazıyoruz. ya benim burda ne işim var. polisler bir alemler yahu..hem ciddi durmaya çalışıyorlar hem de yaptıklarından sıkılmışlar belli ki muhabbet açmalar dert yanmalar, fındık fıstık ikram etmeler, beraber fotoğraf çekilmeler aman facebook'ta taglemeyin demeler. bir dahaki sefere çaya bekleriz, paskalya yumurtalarınızı da alın gelin demeler. çocukların coğu zaten öğretmenmiş ama iş olmadığı için polis olmuşlar. hey allahım..
hayat gerçekten garip, jeff'le tuvalet derdine yukarı geri çıkmasaydık bunların hiç biri olmayacaktı. benim yüzümden oldu demek fazla melankolik olur ama sebep oldum bir şeklide. her neyse. komşularınızla iyi geçinin, sinirlenip fevri hareketlerde bulunmayın çünkü karşınızdakinin ne kadar manyak olacağını bilemezsiniz, bir de çişinizi tutmayın.

şimdi öğrendim, her sene chicago nehri st.patricks gününde yeşile boyanıyormuş.

3 yorum:

LaLe dedi ki...

geçmiş olsun lalecim ya, iyi ki sana bişey olmamış, napardım ben sensiz..ahaahh..

Adsız dedi ki...

silah insan hayatında yalnızca bir kere gerekli olur.
o an ne kullanan tarafta ne de kullanılan tarafta ol...

geçmiş olsun!

Burçin Çobanoğlu dedi ki...

lale hayatın roman olur ama suan blog aşamasında :)